Türkiye’nin Nükleer Silahları

Amerika’ya ait bir Jupiter Füzesi

Günümüz Türkiye’si sahip olduğu konvansiyonel (klasik) ordusu ile yenilmesi zor bir güç olarak gözükmektedir. Profesyonel orduya geçmesi, yerli silah üretim oranının 70% üzerine çıkması, yüksek teknoloji kullanımı ve NATO üyeliği gibi etmenlerin buna katkısı şüphesiz oldukça fazla.

Pek bilinmez ama soğuk savaş döneminde Türkiye çok daha büyük bir konvansiyonel askeri gücü bünyesinde bulunduruyordu. Kara ordusu 1 milyona yakın ve savaş uçağı sayısı 600’ün üzerindeydi. Tabii ki o zamanlar teknik üstünlükten ziyade nicelik önemliydi ve Türkiye’nin NATO gözündeki rolü, öncelikle olası bir rus saldırısını, NATO kuvvetleri gelene kadar oyalamak, nükleer saldırı durumunda ilk darbe vuruşunu yapmak ve Anadolu topraklarında Rusların devasa hava indirme kolordularına karşı asimetrik savaş vermekti. Zira Sovyet savaş gücü inanılmaz bir boyuttaydı. Sadece sovyet kara ordusu, 55.000 tank, 70.000 zırhlı savaş aracı ve 24.000 zırhlı personel taşıyıcıdan oluşmaktaydı. Kara kuvvetleri ise 3.600.000 aktif ve 4.130.000 yedek olmak üzere 7.5 milyonun üzerinde personel bulundurmaktaydı.

Türkiye ilk nükleer saldırı görevleri için, temelde Türk Hava Kuvvetlerini görevlendirmişti. Bunun için kullanılan savaş uçağı, zamanının en iyi savaş uçaklarından sayılan F100 Super Sabre uçağıydı.

F100 C

F100 savaş uçağı nükleer darbe için ilk kullanılan uçak olmasa da (F-84 bu iş için ilk uçaktır) en optimize olmuş zamanının en iyi uçağıydı. Uzaktan küçük gibi görünen bu uçak yakından daha derli toplu süpersonik güçlü bir uçaktı. Yüksek hızı ve alçak irtifa uçuş yeteneği ile F100-D bu görev için ideal bir platformdu.

Türk Hava Kuvvetlerine ait bir F 100 D Super Sabre

Uçak o dönemin deyimiyle bir elektronik beyin ile donatılmıştı. Taşıdığı özel yükü yüksek teknolojili bir atış kontrol sistemi ile hassasiyetle hedefe yönlendirebiliyordu.

1950’lerin ilk yarısından itibaren NATO nükleer silahlara dayalı savunma stratejileri geliştiriyordu. 1957’den itibaren ise bazı üyeler topraklarını nükleer silahlara açtılar. Bu nedenle Türkiye, Fransa ve Danimarka F100′ lerden oluşan nükleer görevli filolar kurmaya başladılar.

F100 ler 4 yakıt tankı ile hava kuvvetlerinin uzun menzilli görevlerine uygun uçaklardı. 3210 km maksimum menzile sahip bu uçaklar Türk Hava Kuvvetlerine inanılmaz bir güç katmıştır. Türkiye bu uçaklardan toplam 206 adet almıştır. Öncelikle Eskişehir 111. filo bu uçaklarla donatılmış, ardından 113. filo da bu uçaklarla donatılmıştır. Nükleer saldırı görevi daha sonra F-104 uçaklarına devredilecekti.

F100D müzede
(FW 245 kodu amerikan hava kuvvetlerinden kalmadır)

Türk nükleer güçleri temel olarak F100 uçaklarından atılan Mark-7 ve Mark-28 nükleer bombaları, nükleer top mermileri ve nükleer başlıklı Honest John kısa menzilli taktik balistik füzeleriydi. Türkiye daha sonra efsanevi Jüpiter füzeleri ile de tanışacaktır.


Soğuk Savaş sırasında Jetler tarafından kullanılan ilk atom silahı MARK-7

MARK-28 – Bu “hidrojen” bombası ilk olarak 1958’de üretildi ve hala aktif servis görüyor. Çeşitli jet ve bombardıman uçakları tarafından taşınacak şekilde tasarlanmıştır.
Nükleer Başlıklı Türk Honest John Füzesi

Honest John füzesi 29 Haziran 1951’de test edildi ve ilk üretim paketleri Ocak 1953’te teslim edildi. İsmi Eylül 1953’te M31 olarak değiştirildi . İlk Ordu birimleri roketlerini yıl sonuna kadar aldı. ve Honest John taburları 1954’ün başlarında Avrupa’da konuşlandırıldı. Alternatif olarak, roket 1.500 pound (680 kg) ağırlığında, sıradan bir yüksek patlayıcı savaş başlığı taşıyabiliyordu. Önce 20 kilotonluk W7 nükleer savaş başlığı (Hiroşima’ya atılan bomba kadar) daha sonra ise 2, 10 veya 30 kilotonluk W31 nükleer başlığı ile donatılmıştır. Füzenin menzili 25 km ile 40 km arasında değişiyordu. Silah Türk nükleer envanterinden 1991 de çıkartıldı.

Honest John 1956 da bir test atışında

Türkiye’nin Jüpiter Füzesi Macerası

Ekim 1959’da ABD ile Türkiye, İzmir’deki Çiğli Hava Üssü etrafındaki beş tesise toplam 15 Jupiter füzesi konuşlandırılması için el sıkıştı. 1961’in ortalarında başlayan aktivasyon süresi Nisan 1962’de tamamlandı. Kumanda elbette Amerikalılardaydı ama Türkiye, Sovyet tehdidine karşı kendini daha güvende hissediyordu artık.

1961 de İzmir Çiğli’de çekilmiş bir fotoğraf. Alarm durumunda füzenin eteği yanlara doğru açılıyor ve füze hızlı bir şekilde hedefine gidiyordu.
Jüpiter füzesi üsse yerleştirilirken. Füze Türk personel tarafından “İbrahim” ismiyle kodlanmıştır.

Herşey Küba’da devrimle iktidara gelen Fidel Castro ile birlikte Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) arasında iplerin gerilmesiyle başladı. SSCB, 1962’de Küba’ya nükleer başlık taşıyan balistik füzelerini gönderir. Karşılığında ise ABD Türkiye’ye balistik füze göndermiştir. ABD 1957 yılında NATO üyelerine orta menzilli balistik nükleer füze olan Jüpiter’i yerleştirmeyi teklif etti. ABD Başkanı Eisenhower, füze verilecek ülkelerde yerel personel kullanılmasına karar verdi. Fırlatma anahtarı bir ABD ve bir yerel subayda duracaktı.

Jüpiter füzelerinin Rusya’ya tehdidi açıkça görülüyor

Füze yerleştirme fikrine, İtalya dışında hiçbir ülkeden olumlu sonuç alınamayınca 1959’da Türkiye’ye füze verilmesine yeşil ışık yakıldı. 19 Eylül 1959’da iki ülke anlaşma imzaladı.

İki süper gücü karşı karşıya getiren krizle birlikte Amerikalılar füzelerin yerleştirileceği alanları belirlemek üzerine Türkiye’ye gelir. Yapılan çalışmalar sonrasında limanın yakın olması nedeniyle İzmir belirlenir. Yapılan hesaplamalara göre Çiğli’ye yerleştirilecek bu füzeler, nükleer krizde ateşlenecek ve SSCB’nin batısındaki nükleer füze üslerini vuracaktı.

İlk etapta 5 fırlatma rampası ve nükleer başlıklarıyla 15 Jüpiter füzesi İzmir’e getirildi. Türkiye’nin bu füze üssünü idare edecek personeli olmadığı için Türk subaylar ABD’ye eğitime gönderildi.

İzmir’de ise beş ayrı nokta planlanır. ABD’den IBRM (Orta Menzilli Balistik Füze) olarak adlandırılan sistemler gemiyle İzmir’e 1961’de getirilir.

IBRM kısaltması kısa sürede Türk subayları tarafından ‘İbrahim’e çevrilir. ABD ile SSCB arasında füze krizinin çözülmesinin ardından 22 Ekim 1962’de füzeler tamamen Türk ordusuna devredildi. 1963’te füzeler tamamen söküldü. Füzeler açıkta durduğundan motor bölümü, dış etkenlere karşı ‘etek’ adı verilen bir muhafaza içinde duruyordu. Füze fırlatılacağı zaman ‘etek’, çiçek gibi açılıyordu. Jüpiter, açık hedef olduğu için savaş halinde 15 dakikada fırlatılması gerekiyordu, bu yüzden nükleer başlıklar sürekli takılıydı. Füzenin uzunluğu 18 metre, çapı ise 2.74 metreydi. Her bir termonükleer başlık 1.44 megaton kapasitesiyle Hiroşima’ya atılan bombanın 100 katı gücündeydi.

Şu anda Avrupa’daki Amerikan Nükleer Silahları

Soğuk savaşın bitmesinden sonra Amerika pek çok ülkeden nükleer silahlarını geri çekti. 90’larda F-16 larda olan nükleer darbe görevi B61 bombalarının devreye girmesiyle yeni bir boyut kazandı. B61 300 ila 400 kiloton arasında termonükleer savaş başlığına sahiptir. Hiroşimaya atılan bomba 20 kiloton gücündeydi. ABD yakın zamanda bu bombaları güncelledi ve güçlerini artırdı. Türkiye’deki silahlar da güncellenenler arasında.

B61 Nükleer Silahı
Bir F-16, B61 bombasıyla görülüyor

Türkiye de nükleer filolar Eskişehir, Ankara Akıncı ve Balıkesir üslerinden tamamen İncirlik’e taşınmıştır. Amerika’nın bu silahları geri götürdüğüne dair haberler çıksa da, Amerika sadece güncellediğini bildirmiştir.

Şu an Türk Hava Kuvvetleri’nin, nükleer saldırı görevi bulunmamakla beraber, uçaklar B61 ile sertifiye edilmiş durumdadır. Personel ise nükleer saldırı eğitimi almamaktadır. İncirlik üssünde 90 kadar B61 bombası olduğu tahmin edilmekle beraber, bir kısmının Türkiye’ye bırakıldığı da söylentiler arasındadır.

Türkiye ayrıca soğuk savaş döneminde mevcut yüksek irtifa hava savunma füzesi olan Nike Hercules füzelerinin başlığını da nükleer yapmak için gündemine almış, fakat Honest John füzeleri nedeni ile bir sonuca ulaşamamıştır. Nike Füzleri teorik olarak kara hedeflerine karşı da kullanılabilmektedir. Ayrıca yine verilen nükleer topların da ne olduğu konusu halen belirsizdir.

Soğuk savaş sırasında NATO’nun kullanacağı “Nükleer Top”‘u Amerikalılar test ederken.

Benzer Haberler

2 Thoughts to “Türkiye’nin Nükleer Silahları”

  1. ismail temur

    Elinize sağlık çok güzel bir yazı

    1. İlginiz için teşekkür ederiz. Eksik olmayın.

Fikret Yurdakul için bir cevap yazın Cevabı iptal et